Dijital Minimalizm Tecrübelerim
Nasıl başladı?
Yapmakta olduğum bir aktiviteyi sadece Instagram’da paylaşabilmek adına yaptığım bir günde ben neden bu platformu bu kadar önemsiyorum diye başlayan daha sonra benzer şeyleri düşünmüş insanları araştırarak devam eden, anlık olarak da dijital minimalizm noktasına gelmiş bulunmaktayım. Bu farkındalığa vardığımdan beri istediğim zaman istediğim aktiviteyi yapıyorum ve sadece canım isterse paylaşıyorum. Bir iki ayda bir instagram hesabımı donduruyorum ya da uygulamayı telefonumdan kaldırarak inzivaya çekiliyorum. Bu inziva genellikle iki hafta ila bir ay arası sürüyor.
Dijital minimalizm nedir?
Minimalizm ’i bilmeyen yoktur. Bu da onun dijital hali diyebiliriz. Kullanmadığınız veya fazla kullanmaktan şikayetçi olduğunuz uygulamaları kullanmamak ya da erişiminizi kısıtlamak. Bu durumu Denizcan Sanlav ’ın içerik tüketiminde odaklanma adlı makalesinde okuduğum şu cümle gerçekten çok iyi özetliyor.
“Dijital Minimalizm = Arif’in Manchester’a attığı gole ulaşmak daha fazlası değil.”
Neden dijital minimalist oldum?
Kendimi geliştirecek şeylere zaman bulamamakla başladı. Ben ne yapıyorum da vaktim yok diye düşündüm. Birkaç hafta hayatımı aynı şekilde devam ettirirken bir yandan kendimi gözlemledim. Gözlemlerim sonucu fark ettim ki dikkatimi en çok telefonumda bana hiçbir şey katmayan, gereksiz pek çok bilgiye maruz kaldığımı fark ettim. Telefonumda ekran süresi kapalıydı onu açıp normal kullanımıma devam ettim. Bir süre sonra günlük olarak tam 6 saat 12 dakika telefonumda vakit geçirdiğimi fark ettim. 8 saat iş, 8 saat dinlenme ve 8 saat eğlenme şeklinde planlanan hayattın 6 saatini telefonda geçirmek bana çok fazla geldi. Bunu öğrendikten sonra ilk aşama olarak telefonumda ufak bir temizlik yaptım. Daha sonra aynı dertten mustarip insanları araştırdım ve dijital minimalizm’i gördüm. İşte benim digital minimalist sürecim böylece başlamış oldu.
Nasıl dijital minimalist oldum?
İlk olarak işe hiç kullanmadığım 100’e yakın uygulama ve oyunu telefonumdan kaldırdım. İkinci olarak sık kullandığım ama kullanımımı kısıtlamak istediğim uygulamaları kaldırdım. Eğer çok ihtiyacım olursa bu uygulamalara tarayıcıdan giriyorum. YouTube buna iyi bir örnek. Gün içerisinde YouTube ’da saçma sapan bir sürü içerik tüketerek vaktimi çöpe atıyordum. Son aşama olarak elimde kalan son vakit öldürme uygulamaları olan instagram ve Twitter’da takip ettiğim ünlüleri ve fenomenleri komple takipten çıkıp arkadaşlarım dışında mesleğimle ilgili paylaşım yapan hesapları takip ederek kullanım şeklimi değiştirdim. Telefonuma bildirim gönderebilen uygulamalar Bundle ,Slack, WhatsApp ve Outlook. Bundle ,gündemle ilgili haberleri bildirim atıyor böylece haber izlemeden ya da okumadan telefonuma gelen bildirimlerle Türkiye ve Dünya gündeminden haberdar olabiliyorum. Slack, şirket içi konuşmalarımızı yaptığımız uygulama kapanması pek mümkün değil. WhatsApp bildirimleri bir süre kapalıydı ama kullanım alışkanlığım gereği bildirim gelmedikçe girmediğimden insanlar asla ulaşamıyordu. Bende sadece grup bildirimlerimi kapattım. WhatsApp demişken dahil olduğum 10–15 gruptan çıktım ve sadece üç farklı şirket grubu buna ek olarak sadece bir arkadaş grubum kaldı. Son olaraktan WhatsApp mesajları, mail kutusu ,mesajlar, arama geçmişi ve fotoğraflar her pazar düzenli olarak temizlediğim bölümler.
Dijital minimalist oldum da ne oldu?
Bu sorunun cevabını hem somut hem soyut olarak verebilirim. Herhangi bir konuda odaklanma seviyem gözle görünür derecede arttı. Buna bağlı olarak yaptığım işlerdeki kalitenin de arttığını düşünüyorum. Telefonumun ekran süresi 2 saat 32 dakikaya geriledi. (Hala yeteri kadar düşük olmadığını düşünüyorum) Günde iki kez şarj ettiğim telefonumun gece %10-%20 arası şarjı kalmış oluyor. Üstelik pil konusunda pek iddialı olmayan bir telefon olan iPhone 8 kullanıyorum. Yılların verdiği yorgunlukla pil sağlığı da pek iç açıcı değil. Vaktimin çok büyük bir kısmını kendimi mesleğimde bir adım öteye taşıyacak bilgiler peşinde koşarak geçiriyorum. Mesai saatlerimin dışında kalan saatleri genellikle online eğitimlere, makalelere ve kitaplara harcıyorum. Karantina döneminde bütün online konferanslara, yeni makalelere veya podcastlere yetişmek imkânsız olsa bile elimden geldiğince takip ediyorum. Kendime hedefler koyup onları gerçekleştirmek için harekete geçiyorum. Dijital göçebe olma hedefime ulaşabilmek için araştırmalar yapıyorum, yeni insanlarla tanışıyorum, dilimi geliştirmeye çalışıyorum ve yatırımlar yapıyorum. Belki de en iyisi sosyal medyada iyi gözüksün diye değil kendim istediğim için bir şeyler yapıyor olmam.
Şunu da unutmamak gerek maalesef günümüz dünyasında sosyal medyada yoksanız gerçekten yoksunuz demektir. Bence sosyal medyada sadece ünlü takip edip vakit öldürüyorsanız da gerçek hayatta yoksunuz demektir. Sosyal medyayı ayarında ve kendinizi geliştirecek şekilde kullanmanın bir yolunu bulmalısınız.
Bir sonraki adımın temelleri
Dijital minimalizm’in bana verdiği mutlulukla hayatımın geneline minimalizm’i yaymaya çalışıyorum. Sahip olduğum ve kullanmadığım ne varsa ihtiyacı olanlara veriyorum. Kıyafetlerim, kitaplarım, defterlerim ve kalemlerim bunlar ilk aklıma gelenler. Bunu yapmaya başlayalı henüz bir hafta olduğu için içimde net olan tek his ihtiyacı olan insanlara yardım etmemin içimde yarattığı manevi huzur oldu. Biraz daha tecrübe ettikten sonra artıları ve eksileri ile ilgili bir makale daha yayımlayacağım.
Yaptığım işleri ve projeleri görmek isterseniz linkteki hesaplardan beni takip edebilirsiniz.